I.I HAYATI
Dağıstan'ın, Temir Han Şura merkezine bağlı Müslim Avul (şimdiki adı Atlan Avul) köyünde dünyaya gelen✻ şairin gerçek adı Tatarhanoğlu Kazak'ztır.✻ 1830 yılında dünyaya gelen Türk halk şairi ve düşünürlerinden biri olan Y. Kazak, Dağıstan'dak Şamhal Kumuklar'ına topluluğuna mensuptur; yani Dede Korkut Oğuz namelerinde “Alaca Atlu Şavkalu Melik” diye adlandırılan Hazar/ Kıpçak hükümdarlarının soyundandır. Kuzey Kafkasya Türkleri arasında Yırçı Kazak namıyla tanınan şair,✻ çocukken şiirler yazmaya başlar, yazdığı bu şiirleri besteleyip düğünlerde ve bayram-larda söylemesiyle halk arasında meşhur olur. Halk, yazdığı bu şiirleri besteleyip söylemesinden dolayı ona şarkıcı anlamında Yırçı ismini takar. Halkın takmış olduğu bu isimle günümüze kadar anılagelir.✻
Yoksul bir ailede dünyaya gelen şairin gençlik yılları sıkıntılar içinde geçer.✻ Gençken vatanının güzelliklerini, aşkını, kahramanların fedakârlıklarını anlatan şiirler yazmaya başlayan Kazak; zamanla köylülerin hayatını ele alan, onların yerli Prenslerden ve Rus idarecilerinden çektikleri sıkıntıları dile getiren şiirler söylemeye başlar. Bu dönemde köylülerin ezildiğini, çok zor şartlar altında çalıştıklarını, idarecilerin halka zulüm ettiklerini şiirlerinde dile getirir. Yırçı Kazak'ın, halkın durumunu anlatan şiirleri, ezilen, baskılara maruz kalan, sadece onurlu Kumuk köylülerini anlatmaz; bütün Dağıstan halklarının içinde bulunduğu sıkıntıları, mücadeleleri de terennüm eder. Şiirlerinde İnsanların mutlu olabilmesi için, sömürülmekten kurtulup, özgür olmasını vurgular.✻
Kazak, aynı zamanda, yaşadığı dönemindeki mal mülk dağılımının dengesizliğini, sosyal eşitsizliğin ve gelir dağılımını bozukluğunu görmüş, bu problemlerin neden kaynaklandığını eserlerinde etkili bir şekilde dile getirmiştir.✻
Şair, “Şiirlerimi sadece benim gibi yoksullar için yazıyorum. Nitekim bu yoksullarda da bende de bir kapik (kuruş) yok. Feodaller bizi sömürerek bu hale getirmiştir.” demek suretiyle devleti idare edenlerle arasındaki anlaşmazlıkların neden kaynaklandığını ifade etmektedir.✻
Halkın içinde halktan birisi olan Kazak, şiirlerinde Dağıstanlıların portresini çizdiği için, halk onu zevkle dinler. Yılla geçer, halk arasında en çok sevilen şair olup çıkar. Rusları ve yerli Kumuk idarecileri korkusuzca tenkit eden şiirleri, gün geçtikçe artar. Şairin hicivleri, idarecileri tedirgin etmeye başlar.
Kumuk Prens Ebu Müslim Han Şamhal, halk arasında meşhur olan, Rusları ve Kumuk idarecileri pervasızca eleştiren şairi, kendi sarayına davet eder. Onun gönlünü alıp kendisine bağlamak ister, Kazak'a iltifatlarda bulunur. Kazak, halkın hangi şartlar altında yaşadığını çok iyi bilmektedir. Şaire göre; kendisinin halkı anlatan şiirler söylemeyi bırakıp, halka zulüm eden idarecilerin tarafına geçmesi, Prenslerin insanlara yaptığı baskıları, haksızlıkları gömemezlikten gelmesi, onun, halkına karşı yapabileceği en büyük ihanettir. Sevenlerine karşı sadakatini koruyan Kazak'ı, Şamhal'ın övmeleri yolundan çeviremez. O, Şamhal'ın icraatlarını eleştiren şiirler söylemeye devam eder.✻
Bu gelişmelerden sonra şairle Şamhalların arası iyice açılır. Ebu Müslim Han Şamhal, Yırçı Kazak'ı cezalandırmak için fırsat kollar. Kazak'ın, Şamhal'ın cariyesini kaçırmada yakın arkadaşı Atabey'e yardım etmesi bardağı taşıran son damla olur. Kazak'ın hata yapmasını bekleyen Şamhal idaresinin eline fırsat geçmiştir. Bu olay, Şamhal'ın, Kazak'ı cezalandırması için yeterli sebep olur. Bu gelişmeden sonra Yırçı Kazak, yakalanır, Sibirya'ya sürgüne gönderilmek üzere, Rus makamlarına teslim edilir. Artık şairin çileli hayatının ikinci dönemi başlar. Sürgüne gönderilen şair orada da Kumuk Prensleri eleştiren şiirler söylemeye devam eder.✻
Kazak'ı, Sibirya'ya gönderen Şamhal, onun sanatında yeni bir dönemin açılacağını, olgunlaşıp, mücadelesinde daha da ısra edeceğini hiç hesaba katmaz.✻
Genç yaşta arkadaşı Atabey ile sürgüne gönderilen şairin hayatında ve sanatında yeni bir dönem başlar. Sibirya'da, sürgünd olduğu dönemde, kendisini sürgüne gönderen Ebu Müslim Han Şamhal sağdır. Kazak, Ebu Müslim Han Şamhal'ın kardeşi, Muhammet Han'a bir mektup yazar. Bu mektubunda Muhammet Han'a şöyle seslenir:
Aslan beyim, asil elmas Han Bey'im, Bir şans bize ahımız için, Uzaklarda bizi dinsiz öldürme, Ebu Müslim Şamhal Ulu Şah(!) için.
Sibirya'da şaire yapılan işkenceler ve hakaretler hat safhaya ulaşır. Burada esir muamelesi görür. Ona yapılan hakaretler duygularıyla alay etme insan takatinin üzerindedir. Şair, bu işkenceleri kendisine reva görenlere karşı kinle dolar. Buna rağmen, sürgünde bile vatanını düşünür, yurduna döneceği günün hayaliyle yaşar. Sibirya'da sürgünde bulunduğu sırada; halkın sırtından geçinen, insanlara zulüm eden, halkın yaşadığı hayatla kendi lüks yaşamları arasında uçurumlar kadar fark olan, bu durumu görmeyen ya da görmek istemeyen Kumuk idarecilere ateş püskürür. Onların halkı köle olarak gördüklerini, halkın sırtından geçindiklerini ifade eder.
M.Y. Lermantov ve N.G. Çernişevskiy gibi büyük Rus yazarların, kendi halkının esir muâmelesi görmesini kabullenmedikleri gibi, Yırçı Kazak da, aynı haksızlıklara maruz kalan milletinin hazin durumuna razı olmaz.
Sibirya'da vatan, Yırçı Kazak için hiçbir şeyle değiştirilemeyecek kadar kutsaldır. Onun için ülkesi elmas dağ, altın taht'tır. Vatanından uzakta iken şair, ülkesinin bağımsızlığa kavuşacağı günlerin uzak olmadığını, zorbaların bir gün hakkettikleri cezayı çekeceklerini dile getirir.✻
Yırçı Kazak, Ebu Müslim Han Şamhal ölünce memleketine döner. Bu tarihten sonra şair, Hasavyurt'ta yaşamaya başlar. Şair'in, Sibirya'ya ne zaman gönderildiği şiirlerinden çıkarmak mümkündür. Kazak'ın 1860 yılında Şamhal'ın ölümüyle Dağıstan'a döndüğü bellidir. Bir şiirinde, Sibirya'daki sürgününü vurgulayarak, üç yıllığına ben olcasız yatayım, “üç yıl ben eşimden ayrı yatayım” dizesiyle şairin Sibirya'ya en az üç yıllık bir sürgüne gönderildiği hükmüne varılabilir. Adı geçen şiirde durumunu şu mısralarda dile getirir:
Batırıma, can damadım Akay'a, Karımla babam sana emanettir. Bu Sibirya denen gâvurun elinde, Üç yıl ben eşimden ayrı yatayım. Üç aydan sonra dönersem, çekip gelirim. Gelmezsem yeni atımı satayım.
Kazak'ın, bu şiirinden çıkarılacağı gibi, o 1857'de Sibirya'ya gönderilmiş olmalı, bu durumda şair, 27 yaşındadır.✻
Şamhal'ın ölümüyle memleketine dönen şairin hayatında ve sanatında üçüncü dönem başlar. Sibirya'da hayallerini süsleyen, hasretiyle tutuştuğu vatanına dönmesi Kazak'ı mutlu etmeye yetmez. Ülkesine döndüğünde, gördüğü manzaralar, onun mücadelesinin bitmediğini, kaldığı yerden devam edeceğini gösterir. Yırçı Kazak, önce Temir Han Şura'ya yerleşir, burada yaşamaya başlar. Fakat, Şamhallar onu burada da rahat bırakmazlar. Ters bölgesindeki Hasavyurt'un Batayurt köyünde kalmasına izin verirler. Şair, bu köyde yaşamaya başlar; fakat Şamhal idaresinin gözleri devamlı onun üzerindedir. Kazak, burada insanlar arasındaki çıkar kavgalarını, insanların ihtiraslarını, zenginlere ayrıcalıklı davranıldığını, bilginlerin ve fakirlerin toplumda hor görüldüğünü yakından görür ve hayal kırıklığına uğrar. Bu durum ince düşünceli, hassas şairi oldukça sarsar, vatanında, Sibirya'da olduğu gibi tekrar gurbet hayatı yaşamaya başlar.
Bu manzaralar karşısında çok etkilenen şair, ümitsizliğe kapılır. Bu durum, bazı araştırmacılar tarafından eleştirilir. Yırçı Kazak gibi mücadeleci insanların her şartta mücadelesine devam etmesi gerektiği vurgulanır. Zor durumlarda büyük insanların çabucak pes etmemeleri onların büyüklüğünün işareti olduğu ifade edilir. Fakat, Kazak'ın bu hali süreklilik arz etmez.
Şair, Sibirya'dan döndükten sonra Kumuk Prenslerle yirmi yıl daha mücadele eder. Onların emirlerine uymak istemez, kaldığı köyde şiirleriyle Şamhalları taşlamaya devam eder.
Prenslerle arası açılan mücadeleci şairi, Şamhal idaresi tekrar tutuklatır, zindana attırır; fakat onu susturamazlar, Batayurt köyünde zor durumda kalan şair, sık sık Aksay'a gider orada dostlarıyla görüşür. Halk, kendi düşüncelerini terennüm eden, hislerinin tercümanı olan Kazak'ı çok sevmektedir. Bu sevgi, şairi öldürmek için fırsat kollayan Kumuk idarecileri korkutmaktadır. Onu alenen öldürmekten çekinirler. Bu dönemde aydınlar da Kazak'ı yalnız bırakmazlar. Petersburg şehrinde Şarkiyat Fakültesinde ders veren, Kazak'ın çağdaşı Kumuk akademisyen Muhammet Efendi Osmanov, Kazak'a destek verir, mücadelesinde onun yanında yer alır.✻
Sibirya'dan döndükten sonra iradesini kaybetmeyip, kalemini halkı için kullanan şair,✻ kırk dokuz yaşına geldiğinde esrarlı bir şekilde öldürülür.✻
Hayatı sürgünlerde ve zindanlarda geçen çileli şairin ölümüyle ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;
Yırçı Kazak, köyünde tek başına yaşamaya devam eder, bir gün sabah erkenden işe giden köylüler, köprünün altında şair'i ölü olarak bulurlar. Hiç kimse Kazak'ı kimin öldürdüğünü bilemez, katil de yakalanamaz.✻
Diğer bir görüşe göre şair, Kumuk Prensler tarafından tutulan kiralık kâtil tarafından öldürülmüştür.✻
Üçüncü bir rivayet'e göre Kazak, 1879 yılında yine Ruslar tarafından tutuklanır ve gizlice sürgüne gönderilir. Kazak, sürgündeyken acı çekerek ölür.✻