Y
yah: şeref, namus yaq: ülke yağa: kıyı, sahil yal et: sakinleştirmek, sevindirmek yalbar-: yalvarmak yamanla-: kötülemek, karalamak yan: sahip, yardım, taraf yançıl-: ezilen, ezgin yañır-: ulaşmak, yenilenmek yañıl-: yanılmak, hata yapmak, aldanmak yañız: 1) yağız, 2) yalnız, 3) tek yaq: ülke, taraf yara-: yakışmak, uygun olmak yarlı: fakir, garip, boynu bükük yeñ-: yanak yartı et-: yarım bırakmak yasa-: yapmak yaş: çocuk yas sal-: ağlamak yaşğar-: yeşermek, yeşillenmek yabu: kötü at yat: el, yabancı yaw: yağ yawrun: kürek kemiği yazbaş: ilkbahar yazıqsın-: acımak, merhamet etmek yoluq-: karşı gelmek, karşılaşmak yazıw: kader, alınyazısı yebe: 1) at. 2) ot yekdir-: arabaya koşmak yeñ-: yenmek, mağlup etmek yerturası: Sibirya yet-: ulaşmak, varmak yetdir-: ulaştırmak, yetiştirmek yetti: yedi yıbanç: neşe yıla-: ağlamak yılı: içten, sıcak yır: şarkı yırıq: yırtık yiber-: göndermek yimik: gibi yurt: köy yuwuq: yakın yük bol-: korumak, saklamak, kefil olmak