ÖNSÖZ
Her milletin edebiyatında mektupların ayrı bir önemi vardır. Edebi mektuplar, yıllar geçse de değerini yitirmedikleri gibi, yazıldığı döneme ait özel ve genel bilgiler vermesi yanında; kaleme alındığı dönemin sosyal, siyasi ve tarihi olaylarına da ışık tutacak mahiyettedir. Dağıstan'dan 1850'li yıllarda Sibirya'ya sürgüne gönderilen Kumuk şair Yırçı Kazak'ın mektupları da bu bakımdan önemli belge niteliği taşımaktadır.
Yırçı kazak'ın, Sibirya'dan yakınlarına göndermiş olduğu manzum mektuplar, şairin, sanatının ve hayatının, ikinci devres olan Sibirya sürgünü sırasında yazmış olduğu şiirlerden oluşmaktadır. Bu mektuplarda, Kazak'la birlikte arkadaşı Atabey'in, sürgün cezasına neden çarptırıldıkları, Dağıstan'dan ne zaman, nasıl sürgüne gönderildikleri, yol boyunca şahit oldukları olayların, görmüş oldukları manzaraların anlatılması yanında; şairi ve arkadaşını Sibirya'ya götürmekle vazifeli memurların Kazak'a ve arkadaşına yapmış oldukları hakaretler, işkenceler, Sibirya'da çekmiş oldukları sıkıntılar etkili ve dramatik bir şekilde dile getirilmiştir.
Kazak'ın mektupları, önce babası Tatarhan'ın eline geçer. Arap alfabesiyle yazılan mektupları okuyamayan baba, mektupları okutmak için dönemin âlimlerinden olan ve medresede ders veren Akay Kadı'ya götürür. Akay Kadı, bu mektupları Tatarhan'a okuduktan sonra üç nüsha yapar. Bu nüshalardan birisi günümüze kadar korunarak gelir, diğer iki nüsha kaybolur. Bugün elimizde bulunan nüshanın bazı mısraları tahrip olmuştur. Tahrip olan bu dizelerin bazıları Yırçı Kazak'ın şiirlerinin toplandığı kitaplardan tamamlanmaya çalışılmıştır. İlgili kısımlar italik olarak asıl metne eklenmiştir. Tamamlanamayan kısımlar ise, üç nokta halinde verilmiştir.
Çalışmada, Yırçı Kazak'ın hayatı, mektuplarının bulunması, mektupların özellikleri ele alındıktan sonra; şairin mektupları, transkripsiyonu ve Türkiye Türkçesi'ne aktarılmış şekliyle birlikte verilmiştir. Kumuk Türkçesinde kullanılan "kaf" sesi karşılığı olarak kullanılan "q" sesi diğer "k" sesiyle karışmaması düşüncesiyle transkripsiyonda ve sözlükte "q" şeklinde gösterilmiştir. Araştırmaya mektupta geçen Kumukça kelimelerin sözlüğü de eklenmiştir.
Türk olmasına rağmen Türkiye'de pek bilinmeyen, bir dönemde yapılan haksızlara boyun eğmediği için baskı altında tutulan, görmüş oldukları haksızlıkları kalemiyle, diliyle haykıran, halkın takdirini kazanmış; vermiş olduğu mücadeleden dolayı işkence çekmiş, sürgünlere gönderilmiş ve bu uğurda canından olmuş bir Türk büyüğünün ülkemize tanıtılması gerektiğine inanmaktayız. Böyle bir çalışmanın bu alandaki eksikliği gidereceği düşüncesindeyiz. Türkiye'de, hakkında geniş araştırma yapılmayan Kumuk edebiyatının kurucusu, sürgün şair Yırçı Kazak'ı ülkemize tanıtmada katkıda bulunabilirsek araştırmamız hedefine ulaşmış olacaktır.
Yırçı KAZAK'ı çalışmamız için bize tavsiyede bulunan, çalışmanın her aşamasında fikirlerinden istifade ettiğim, bize her zaman bir anne şefkatiyle ve güler yüzle yol gösteren değerli danışman hocam Prof. Dr. Emine GÜRSOY-NASKALİ'ye; çalışmalarımızı destekleyen ve bu konuda yardımlarını esirgemeyen Uluslararası Doğu Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ömer OKUMUŞ'a; mektupları okuyup araştırmanın bir an evvel basılması için bizi teşvik eden değerli hocam Prof.Dr. Bahtiyar VAHABZADE'dsqazye; eserin tashihinde emeği geçen Yrd. Doç. Dr. H. İbrahim TANÇ'a ve kaynakların bulunmasında bizlere yardımcı olan Kumuk Türklerinden araştırmacı-yazar Hasan ORAZAYEV'e teşekkür ederim.
Erdal Karaman Bakü-2005