G
gen: geniş, koca ger: zengin, engin gerti: gerçek, hakikat gesek: parça, bölüm, az, biraz, bir kısım get-: gitmek, varmak gezet-: gezdirmek, dolaştırmak gırğara-: ağrımak, rahatsız olmak gök: mavi gökşa: mavi, gök göñüreş-: karşılıklı oturmak göz sal-: bakmak, göz gezdirmek gözeldirik: gözlük gumala-: bağlamak gübe: yelek gümen: zan, şüphe gülaylan: ayçiçeği güncuwaq: güneş altı, gün ortası güy-: sönmek, kurumak, yanmak güyez: doğum sancısı