B
balah: bela balqıt-: parlatmak bar-: varmak, ulaşmak, gitmek barğan sayın: bari, hiç olmazsa, nasıl olsa bildin: fakir, aciz, garip baş sal-: baş çizmek, baş resmi yapmak birçe: birlikte baş ur-: baş vurmak bay: zengin bayla-: bağlamak beget-: bekitmek, sağlamlaştırmak beren qal-: viran olmak, kahrolmak bet: yüz biç-: kesmek biyke: hanımefendi, sevgili bölek: çalı boljal: süre, zaman boljal tart-: ceza çekmek, süre doldurmak boy: yaka boz: boz budayıq: baykuş budun: müezzin buğaw: bağ, ip büldür büldür: şaşkın şaşkın, belli belirsiz buwna-: sıkı şekilde kuşatmak, sarmak buraq: 1) burak at. 2) silah adı burma: burmalı busa: ise busurman: müslüman but: uyluk, ayak